Ana Sayfa
Euphony
Fikralar
Güzel Sözler
Hutbeler
Kıssalar
Kısa Mesajlar
Şiirler
Resimler
Yemek Tarifi
Linkler
|
Görgü Kuralları :
Muhterem mü'minler...
İnsanların hakimiyetleri altında yaşadığı her sistemin, hakim olduğu insanlık kesimine
gerek insanların şahsında; gerekse toplum hayatında uyulması gereken kurallar koyduğu
bir vakıadır. Bu sistem, ister ilahi-semavi kaynaklı olsun, isterse beşeri kaynaklı olsun
farketmez. İslam Dini insanlık için gönderilmiş en son ilahi-semavi bir din olarak, muhatap
kabul ettiği bağlılarına inanç, ibadet, insani ilişkiler ve ahlak gibi temel konularda
uyulması gerekli kurallar koymuştur. Bu kurallara uygun yaşandığı takdirde de evvela
dünya hayatında inanan-inanmayan herkesin, akl-ı selimle düşünülerek hareket edildiğinde,
mutlu olacağı garantisini de vermiş bulunmaktadır. Özellikle kişinin şahsında ve toplum
içinde sergilediğinde, toplumu huzurlu kılacak ve adına müslüman denilen, İslam dini
bağlılarının sahiplik ettikleri dinlerinin, hem daha rahat kabul edilmesini sağlayacak
görgü ve edeb kurallarına uygun davranmaları, müslümanlar için son derece önemli bir meseledir.
Her türlü kuralsızlığın ve başıboşluğun hüküm sürdüğü dünyamızda, yeniden, evvelemirde,
müslümanın şahsında, sonra da bütün insanlığın saadeti için, İslam'ın getirdiği bu güzel
edeb ve ahlak kurallarının yeniden inşası büyük bir görev olarak bugünkü müslümanların
karşısında durmaktadır. İşte bu hutbemizde hepsini ifade edemesek bile bir kısmıyla da olsun
bu edeb ve görgü kurallarından bahsederek özellikle genç müslüman neslin bu sıfatlarla
bezenmelerine yardımcı olmak istiyoruz:
Muhterem kardeşlerim...
"İnsanın başı boş bırakılmadığını" (Kiyame 36) beyan buyuran Rabbimiz teala Hz.leri
Kur'an-ı Kerim'inde, "Ben ancak bir muallim olarak gönderildim." (İbn Mace - Mukaddime, 17 (1, 83, 229 H.)
buyuran Peygamber efendimiz (as) da mübarek sünnet-i seniyyesinde, bu kuralları bize
beyan buyurmuşlar ve bunlara uygun yaşayan müminler olmamızı bizden
istemişlerdir. Bu görgü ve edeb kurallarının başında günlük olarak
yerine getirmemiz gereken ibadet gibi Allah'a karşı ifa etmek zorunda olduğumuz
görevlerimizin yanında yine övülmüş olan davranış biçimlerini sergilememiz
de gerekmektedir. Bunları şöylece özetleyebiliriz:
- Giyim ve kuşamda görgü kuralları: Giyilen elbiseler, başta temiz ve
helal olan şeylerden ve İslam'ın belirlediği tesettür kurallarına uygun olarak dikilmiş,
toplumda müslümanın dış görünüş itibariyle yadırganmasına sebeb olmayacak bir tarzda olmalıdır.
Toplumda nefreti celbedecek, İslamı şahsında hor ve çağdışı gibi gösterecek bir kıyafet
ve görüntü içerisinde olmak doğru değildir.
- Saç ve sakal bakımlı, el ve ayak tırnakları kesilmiş ve
temiz, pejmürde ve pespaye bir görünümden uzak olunmalıdır. "Çünkü
Rabbimiz güzeldir ve güzellikleri sever" (İbn Adiy, İbn Ömer (ra)' dan (Cami'u-s-Sagir, c. Sh. 107) )
- Yeme ve içmede şunlara dikkat edilmelidir: Yiyecek ve içeceklerin helâl
olmasına hassasiyet göstermek, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, yemeğe
başlarken "Bismillâh", yemek bitince de "El-Hamdülillâh" demek.
Yemeği kendi önünden almak ve sağ el ile yemek. Lokmayı ağıza
göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak. Lokma ağzında iken
konuşmamak. Bir lokmayı yutmadıkça diğerini almamak. Yemeği
soğutmak için, yemeğin içine üflememek.
Su içerken bardağın içine nefes vermemek.
Başkalarını tiksindirecek söz ve davranışlarda bulunmamak.
Yemekte israf etmemek, tabağa yiyebileceği kadar yemek koymak ve koyduğu
yemeği bitirmek. Toplu yemek yenirken herkes yemeği bitirmeden sofradan
kalkmamak. Yemeğe önce büyüklerin başlaması. Sokaklarda yememek.
Yemek bitince şöyle dua etmek: "Bizi yediren, içiren ve müslüman olarak
yaratan Allah'a hamdolsun."
- Birileriyle konuşurken şu görgü kuralları tatbik edilmeli:
Söyleyeceği sözün sonunu düşünerek ona göre konuşmak.
Dünya ve ahiret için yararı olmayan sözleri söylememek,
- Sözleri ile kimsenin gönlünü kırmamak, konuşurken başkasının
sözünü kesmemek, diğer insanları huzursuz edcek kadar yüksek sesle konuşmamak,
- İnsanların makam ve şahıslarına göre konuşmak,
- Bir insanı öğerken aşırı gitmemek,
- Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamak,
- Boşboğazlık, gevezelik etmemek,
- Konuşurken ağzını eğip bükmemek, bilgiçlik taslamamak,
başkalarının sözlerinde kusur aramamak,
- Dilini kötü sözlere alıştırmamak, yalan söylemekten, yalan yere
yemin etmekten, başkalarının aleyhinde konuşmaktan, koğuculuk
yapmaktan, yalan yere söz vermekten sakınmak.
- Başkalarıyla alay etmemek, kimseye kötü bir ad takmamak,
- Söylenmemesi istenen bir sırrı başkalarına söylememek.
Bunun içindir ki, Peygamberimiz, kurutuluş yolu nedir? diye sorana şu
cevabı vermiştir: "Dilini muhafaza et." (Riyazü's-Salihin, c. III. s. 107)
- Toplum içerisinde uyulması beklenen genel ahlak kurallarına uygun hareket
edilmeli: Bu cümleden olarak, bir müslüman çevresini temiz tutmalıdır.
Elindeki artıkları gelişi güzel sağa sola atmamalıdır. Bir
müslüman bindiği arabasının camından çöpünü etrafa savurarak yoluna
devam etmemelidir. Sokaklara edebsizce tükürerek, burnunu atarak, sağı, solu
kirleterek toplum içerisinde yaşanamayacığını insanlığa
biz öğretmeliyiz. İnsanlık bu güzellikleri bizden öğrenmelidir.
Selamlaşmak insanlığın kaynaşmasına vesile olan en büyük ilişki ve sevgi köprüsüdür.
Onun için de müslüman her toplumda selam manasını ifade eden parola sözcükleri yaymalıdır.
İslam'ın getirdiği selamlaşma kuralları ise özetle şöyledir: Selâm, her türlü kötülükten
uzak olma anlamındadır. Selâm vermekle din kardeşimizin kötülüklerden korunmasını istemiş
ve onun iyiliği için dua etmiş oluruz.
Selâm vermek sünnet, verilen selâmı almak farzdır. Selâmlaşmak müslümanlar arasındaki
sevgiyi artırır, kardeşlik duygularını kuvvetlendirir. Peygamberimiz, selâmlaşmanın hayırlı
bir ibadet ve birbirimizi sevmemize vesile olan iyi bir davranış olduğunu bildirmiştir.
Selâm; "Esselâmu aleyküm" cümlesidir.
Bu, "Selâmün aleyküm" şeklinde de söylenebilir. Selâm veren bunlardan birini söyler.
Selâmı alan kişi de: "Ve aleykümüsselâm" veya "Aleykümüsselâm" diyerek selâma
karşılık verir.
Selâmlaşırken;
- Genç olan, yaşlıya,
- Araçta olan, yaya olana,
- Yürüyen, oturana,
- Arkadan gelen, önden gidene,
- Az olan topluluk, çok olan topluluğa
selâm verir.
Bir topluluğa selâm verilince, topluluğun içinden birisi selâmı alırsa, bu, topluluk adına
yeterlidir. Eğer verilen selâmı hiçbirisi almazsa toplulukta bulunanların hepsi sorumlu olur.
Eğer selâmı veren bir topluluk ise, onlardan bir kişinin selâm vermesi yeterli olur.
Diğerlerinin selâm vermesi gerekmez.
Müslüman selâm vermekle din kardeşine değer vermiş ve saygı göstermiş olur. Selâm iyi duygularla
verilmeli ve aynı duygularla alınmalıdır.
Uyuyan kimseye ve tuvaletini yapana selâm verilmez.
Ezan okunurken selâm vermek mekruh olduğu gibi Kur'an okuyana ve okunan Kur'anı dinleyenlere
selâm verilmesi de mekruhtur. Namaz kılan kimseye de selâm verilmez. Camiye girildiği
zaman, namaz kılmayanlar varsa onlara selâm verilebilir.
Son olarak, müslüman, yaşadığı toplumdaki insanlarla iyi ilişkiler içinde bulunmaya özen
göstermelidir. İş, okul ve benzeri yerlerdeki arkadaşlarımız, başka dinden olsalar bile
onlarla iyi geçinmeli, kaba ve kırıcı davranışlardan sakınmalıyız.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Mü'min uysaldır. Başkaları ile iyigeçinir, kendisi ile iyi geçinilir. İyi geçinmeyen,
kendisi ile de iyi geçinilmeyen kimsede hayır yoktur." (250 Hadis - sahife 85)
Muhterem kardeşlerim...
Özetle hatırlatmaya çalıştığımız İslami görgü kurallarını hayatlarımızda teşhir ederek
görevlerimizi yerine getirelim, Rabbimizin buyurduğu gibi, insanlığa hidayet rehberi
ümmet olmaya devam edelim. "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı
ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız." (Al-i İmran Süresi 110)
|
Bir Ayet:
Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner).
İşte bu, aziz ve alim olan Allah'ın takdiridir.
Yasin, 38
Doğum Günü
Doğum gününüzü kaydederseniz, en azından bir mail ile tebrik edebilme imkanım olur.
Doğum gününüzü kaydetmek için tıklayınız.
Bir Hadis:
Biri sizi ziyarete geldiğinde, ona ikram edin.
Güzel Söz:
Sesini değil, sözünü yükselt. Yağmurlardır büyüten yaprakları, gökgürültüleri değil.
Mevlana
|